Pop Müziğimizin Kurucuları Tip’li Ve Mhp’liydi
Türkiye’de hususen siyasal bir örgütlenme için bestelenmiş ilk şarkının tarihi Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile başlıyor (Naim Dilmener, Hafif Türk Pop Tarihi, 2006, s.76). 1965 Seçimleri. TİP ile organik ilişkileri bulunan Erdem Buri ve Tülay German ikilisinin ortak çalışması biçiminde yayınlanan ve ismi “Yarının Şarkısı” olan bu plak, bütün dünyada sosyalizmin, kapitalizm karşısında yeni bir geleceğin mümkünlüğü tezine yaslandığı yıllarda çıkar.
“Yarının Şarkısı”nın, sonraki yıllarda seçim müziği şeklinde sunulan hemen bütün üretimlerden farklılık arz ettiği görülecektir. Oldukça sakin, abartısız şan tekniği, meydanlardaki kalabalıklara seslenecek bir söylemden ziyade -belki- bireysel dinlenebilecek ve herhangi bir parti adının, temsilinin geçmedi bir şarkıdır aslında bu.
Pop müziğimizin iki kurucu isminden birisi TİP’li, diğeri MHP’li
Aynı seçim yılında meclise girmek için yeniden örgütlenmiş ve başına Alparslan Türkeş’in geçtiği CKMP de vardır. Bunu şu açıdan not düşüyorum. Tülay German ile beraber Türk Pop Müziğinin kurucu iki öznesi halinde adı geçen İlham Gencer ta o yıllardan beri CKMP ve devamında MÇP, MHP içerisinde kendisini tanımlayan bir sanatçı. Ve ne yazık ki, Türkiye’de müzik-politika ilişkisine dair ortaya konan hiçbir metinde bu fotoğraf gözükmüyor. İlham Gencer, 1960’ların başında Fecri Ebcioğlu’nun, Bob Azzam’ın “Cest Ecrit Dans Le Ciel” şarkısına Türkçe sözler yazıp (“Bak Bir Varmış Bir Yokmuş”) plağa okuttuğu isimdir. Gencer’in okuduğu bu şarkı ile beraber Türkiye’de “aranjmanlar dönemi” başlar (Uğur Küçükkaplan, Türkiye’nin Pop Müziği, 2015, s. 41-42). TİP ile beraber seçimlere birlikte giren CKMP’nin lideri için Gencer 60’ların ortalarında, sözlerini ikinci eşi Necla Hanımın yazdığı “Bozkurtların Başbuğu” marşını bestelemiş, Türkeş’in talimatı sorası da marş bütün teşkilatlara ezberletilmiştir (Sami Coşkun, Sanatta ve siyasette İlham Gencer, 2009, s. 37).
Tülay German-Erdem Buri ikilisinin TİP, İlham Gencer’in MHP için çıkardıkları plaklar
Şimdi, bu bilgi ışığında şöyle bir iddiada bulunmak mümkün: Türk Pop Müziğinin iki kurucu isminin ideolojik öykülerinde, 1970’leri hazırlayan iki önemli siyasal örgütlenme olan TİP ve CKMP bulunmaktadır. Bu ilişkinin uzantısı özellikle 1970’lerde asıl örneklerini veren Anadolu Pop/Rock arayışının bir müddet sonra hızla politikleşmesinin de sebeplerini açıklayacak bir veri olarak düşünülebilir.
70’lerde ise asıl bugün gerçek köklerini geniş anlamda bulabileceğimiz şekilde siyasal partiler ve seçim müziklerine dair örneklerin yoğunluğu ile karşılaşırız. Her şeyden evvel Türkiye’nin farklı şehirlerinde kurulan üniversiteler başta olmak üzere ülkenin taşrasından binlerce genç kentlere akmış ve dönemin ruhuna uygun biçimde hızla önemli bir kısmı politikleşmiştir. Politikleşen bu kitlelerin ideolojik ihtiyaçlarına cevap verecek estetik üretimlerin de 70’lerde form ve tema dönüşümü yaşayıp bu siyasal atmosferden etkilendiklerini söylemek mümkün. Yani “devrimci tiyatro”, “devrimci sinema”, “toplumcu şiir”, “milli sinema” arayışlarının yoğunlaştığı bir dönemden bahsediyoruz. Müzik de bu sürece koşut siyasal partilerin propaganda ihtiyaçlarına cevap aramıştır doğal olarak. Yani 1965 yılında TİP ile sınırlı biçimde karşımıza çıkan seçim amaçlı müzik üretimi özellikle 70’lerde büyük bir ihtiyaç şeklinde belirir.
İlk kez reklam ajanslarının da sürece dahil oldukları bu dönemde mesela 1977 seçimleri CHP ve AP’nin seçim için bestelenen şarkılarıyla dikkat çeker. Anadolu Pop/Rock arayışı sürecinde isimleri beliren Ali Rıza Binboğa, Ünol Büyükgönenç, Dervişan Orkestrası ve piyanist, besteci Gülgün Alanyalı gibi sanatçıların Bülent Ecevit ve CHP için propaganda şarkıları ürettiğini görürüz (Selim Öztürk, “Siyasal İkna ve Seçim Müzikleri: Türkiye Üzerine Bir İnceleme, İletişim ve Diplomasi, 2014, S 4, s.201).
Ancak ondan evvel 1973 yılı genel seçimlerinden itibaren liderlerin siyasal propaganda içeren konuşmalarının ya da mevcut partilerin tanıtımını içeren sunumların yer aldığı plakların kullanıldığını belirtelim. Bu süreçte yine, liderleri mizahi üslup üzerinden eleştiren plaklar çıkar karşımıza. “Çoban Sülü”, “Ortanın Solu” gibi AP ve CHP eleştirileriyle beraber Erbakan’ın vaatlerini inandırıcı bulmayıp hicveden plaklara da rastlamak mümkün. MHP mevzisinde ise 1970’ler açısından İstanbul Ülkü Ocakları’nın çıkardığı ve İlham Gencer tarafından hazırlanan “Hakikat Bağı” isimli plak o dönem politik milliyetçi çevrenin gerek seçim çalışmaları gerekse diğer zamanlarda propaganda amacına yönelik üretimleri arasında sayılabilir (Mehmet Ö. Alkan, “Seçimlerde Plaklı Propaganda Devri”, Toplumsal Tarih, Mart 2004, S 123. s.47-48).
Herhalde 70’lerden bugüne kitlelerin duygu dünyasında en kalıcı seçim şarkısı sıralamasında ilk sırayı, Şenay’ın “Sev Kardeşim” ve “Hayat Bayram Olsa” çalışmaları alır. Ecevit dönemi CHP’sinin seçimlerde kullandığı bu iki şarkı için, geleceğe dair umut söylemi ve ritmik yapısıyla beraber seçim amaçlı kullanılan marşların çok dışında bir formdan tercih edilmesi sebebiyle de etki gücünün daha geniş olduğu düşünülebilir. Muhafazakar sağı taşıyan MHP ve MNP/MSP çizgisinin ise o yıllarda modern müziğin geldiği teknik imkanlardan beslenen bir seçim şarkısını henüz üretemediğini görürüz. Açıkçası toplumun aynı katmanından oy talep eden bu iki siyasal yapı 1970’ler boyunca mehter marşları ile idare etmişlerdir.
Turgut Özal ile yeni bir dönem başlıyor
Bütün bu öykü içerisinde 1980 sonra apayrı bir yerde durduğu gibi sonraki yılları belirleyecek bir kırılma noktasıdır. Turgut Özal’ın koordinatlarını belirlediği Anavatan Partisi (ANAP) dönemiyle açılan 80’ler kuşkusuz önceki on yıllara göre göreceli biçimde daha “özgürlükçü”, Batı dünyasına eklemlenme hususunda daha açık ve liberal ekonomik, toplumsal modelin abartılı biçimde tercih edildiği yıllardır artık. 12 Eylül sonrası kurulan yeni partiler mesela daha evvelki seçim dönemlerinde rastlanılmayan şekilde profesyonel tanıtım ve propaganda için reklam ajanslarıyla çalışmaya başlarlar. Netice itibariyle reklamcılık kapitalist paradigmanın uzantısı bir enstrümandır.
Dolayısıyla ANAP döneminin yeni Türkiye’sinin inşa edilmek istenen denkleminin anlaşılması bakımından siyaset ve sektör olarak reklamcılığın iç içe geçmesi manidar olduğunu söylemek mwümkün. Ki ANAP, 1983 seçimlerine Man Ajans ile çalışarak girer ve kazanır (Öztürk, 2014, s.206). O yıllarda ANAP’la özdeşleştirilen ve partinin amblemi düşünüldüğünde seçmenin doğrudan irtibat kurmasını sağlayacak “Arım Balım Peteğim” şarkısının kimi yerleri lider Özal’a atıfların yapıldığı sözlerle düzenlenerek propaganda metnine dönüştürülür.
90’lı yıllar Türkiye’de pop müziğin geçmiş dönemlerde olmadığı kadar popüler hale geldiği bir zaman dilimini açar önümüze. Siyasal partiler de bu süreçten uzak kalamazlar. Dönemin en temsili ilk örneklerinden olan Yonca Evcimik’in “Abone” şarkısı ANAP için Türkiye’nin toplumsal ruhunu yakalamayı amaçlayan ve hatta bu ruha senkronik biçimde eklemlenmeyi uman bir tercih biçiminde değerlendirilebilir. Keza bu pop döneminin önemli şarkılarından Sezen Aksu’nun “Hadi Bakalım”ı da ANAP’ın kullandığı şarkılardan.
Burada ilginç olan ise MHP’nin ve MNP/MSP geleneğini sürdüren Refah Partisi’nin 90’lardaki seçim şarkılarıdır. 70’lerde daha geleneksel müzik formuna yaslanan (mehter müziği) bu iki parti 90’larda modern müziğin imkanlarından yararlanarak hazırlanmış yeni şarkılara yöneldiler. Mehmet Said Şimdi’nin (Garip Ozan) yaptıkları ve daha sonra Kaya Kuzu’nun MHP için seslendirdiği “Türkeş Gelecek”, Refah Partisi’nin seçim şarkısı “Refah’ın Vakti Geldi”, Hasan Sağındık tarafından hazırlanan “BBP Marşı” bu yeni sürecin örnekleridir.