Neden Birçoğumuz Ölümle Yüzleşmekte Zorlanıyor?
Ölüm korkusunu Nasıl Aşabiliriz
21.yy.da Ölmek ve Ölüm: Mevcut Durum Neden Sürdürülemez
1990’lar, ölümle kurulan kurumsal ilişkiler yerine kişilerin doğrudan ölümle ilişkilerini canlandırmayı amaçlayan ve bilim insanı Tony Walter’ın “modern sonrası dirilişçiler” olarak adlandırdığı yeni bir disiplinler arası ilişki savunucuları kuşağının ortaya çıkışına tanıklık etti. Çoğu farkındalık oluşturma hareketlerinde olduğu gibi, toplumsal motivasyonlu bireyler ve iyilik odaklı sivil toplum kuruluşları bu anlayışı benimsedi. Bu anlayışı ilk benimseyenler eğitim aracılığıyla hep birlikte, ölümü inkar eden anlayışla ve gereksiz buldukları yaşam sonu acısı düşüncesiyle mücadele etmeye çalıştılar. Özellikle genç nesiller arasında ruh sağlığı konusunda daha açık sözlü konuşmalarla başlangıçta yavaş ilerleyen tabuyu ortadan kaldırma girişimleri, COVID pandemisinin ardından değişti. Psikoloji profesörü Lauren Breen’in 2022’de The Conversation’daki yazısında belirttiği gibi; “Pandemi, kederli insanları anlamak ve desteklemek, kederli insanları destekleyen insanları güçlendirmek, günlük kayıpların ve büyük ölçekli felaketlerin ardından kolektif iyilik hâlini artırmak için daha fazlasını yapmamız gerektiğini her zamankinden daha net gösterdi.”
Ani ölümün rastlantısallığını ve kitlesel ölçekte küçültülmüş cenaze ritüellerini deneyimledikten sonra, insanlar bu çağrıya dünya çapında daha fazla kulak veriyor; ölüm ve yas hakkında konuşmaya daha açık hale geliyorlar. Yaşlanan nüfuslarla yüzleşen toplumlarda, hayatın sonuna dair süregelen suskunluk dönüşüyor. Uluslararası Doula Ölüm Derneği’nin ifade ettiği gibi; “aile fertlerinin farklı yerlerde yaşadığı, teknolojiye bağımlılığın artmasına neden olacak şekilde birden fazla kuşağın artık aynı evi paylaşmadığı ve sağlık sistemimize ilişkin sisteme gömülü önyargılarla şekillenen günümüz Batı yaşam tarzında insanlar ölümün doğallığından ve bu süreçten geçenleri en iyi şekilde destekleme yöntemlerinden uzaklaştı.” Sonuç olarak çok fazla insan korku içinde ve gereksiz bir acıyla ölüyor.”
Algı ve Gerçeklik: Ölüme Hazırlık Göstergeleri
COVID’den bu yana hayatın sonu üzerine konuşmalara ilgi ve katılımın belirgin biçimde ana akıma dönüşmesine karşın, kavram ile uygulama arasındaki boşluklar, ölümden kaçınma tutumunun çoğu sanayileşmiş toplumlarda hâlâ bir engel olduğunu gösteriyor.
Yaşlanan bir nüfusun hayatın kaçınılmaz sonluluğu fikri ile nasıl uzlaştığının güvenilir bir ölçüsü haline gelen iki öz bildirim formu vardır. Hem tıp hem de hukuk çevreleri tarafından geçerli olarak kabul edilen ve öncesinden bakım planı (ACP) olarak da bilinen, öncesinden bakım direktifi (ACD) formu ile sağlık vekili (HCP) tayin formu, tıbbi bakım için geleceğe yönelik talimatlar işlevi görmektedirler. ACD/ACP kişinin değerlerinin, inançlarının ve hedeflerinin bilinmesini ve saygı duyulmasını sağlarken, HCP, diğer adıyla sağlık için atanan vekil (POA), hastanın karar veremeyecek duruma gelmesi halinde tıbbi kararları verecek kişiyi (temsilciyi) belirler. Bu temel belgeler tamamlanıp aile ve bakım ekibiyle paylaşıldığında, kişinin gelecekteki bakımıyla ilgili belirsizlik yükünü ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
2020’de Journal of the American Medical Association’da yayımlanan bir çalışma, 2019 ve 2020 yılları arasında ücretsiz olan öncesinden bakım planı (ACP) formu dolduran kullanıcı sayısında yüzde 4,9’luk bir artış olduğunu ortaya koydu. Ancak genel olarak ACP tamamlama oranlarının hâlen düşük olduğu görülüyor: 2024’te Journal of the American Geriatrics Society’de yayımlanan bir çalışmaya göre, ABD’li yaşlı yetişkinlerin yalnızca yüzde 44’ü bu formları tamamlamış durumda; bu oran Fransa’nın önceden bakım planı yapan yetişkin nüfus oranından yüzde 5 kadar daha düşük.
Sonuç olarak ortaya çıkan bir diğer gösterge ise iletişimin ölüm hazırlığının temel bir bileşeni olduğunu ortaya koymuştur. The Conversation Project’e göre Amerikalıların yüzde 92’si hayatlarının sonuyla ilgili bakım dileklerini konuşmanın önemli olduğuna inanıyor. Yine de yalnızca yüzde 32’si bu konuşmaların gerçekleşmesini sağlayacak adımlar atmış durumda.
Ölümsüzlüğü Kovalamak
Peki, deneyimin evrenselliğine ve ileride ele alınacağı üzere bununla ilişkili büyük toplumsal maliyetlere rağmen, ölüm inkârı neden ısrarla devam ediyor?
Bu soruya geçerli olabilecek bir yanıt, Ernest Becker’ın 1973 tarihli The Denial of Death (Ölümün İnkârı) adlı kitabında bulunabilir. Kitabında, ortalama bir insanın nihai ölüm düşüncesine basitçe tahammül edemeyeceğini ima ederek “bu konuda normalliğin özü, gerçekliğin reddedilmesidir” diyor. Bu düşünce, aynı zamanda Korku (Terör) Yönetimi Teorisi’nin temelini oluşturur; teoriye göre bireyler ölümü, çoğu zaman ideoloji aracılığıyla, bilinçdışı bir şekilde “yönetir.” Başka bir deyişle, kendi sonluluk kaygısını hafifletmek için insanlar davranışlarını ve dünya görüşlerini sembolik ya da literal ölümsüzlük vaadi etrafında şekillendirir. Kavram kulağa soyut ve entelektüel gelse de, muhtemelen bizzat deneyimlediğiniz bir şeydir.
Sembolik ölümsüzlük kavramı, bir kişinin temel değerlerinin bir şekilde yaşam süresini aşacağı fikrine dayanır. Bu, ister iş yerinde mentorluk, ister toplumsal yardımlaşma, isterse de ebeveynlerden aktarılan aile gelenekleri yoluyla gerçekleşsin, sembolik ölümsüzlük, bir kişinin hayatında yarattığı etkinin mirasında ebedileştirilmesini sağlar.
Öte yandan literal ölümsüzlük, ruhun bedensel ölümden sonra da devam ettiğine ya da ölümün aşılabileceğine ilişkin inancı benimser. Bunun sayısız örneğine tarih boyunca ve çeşitli dinlerde rastlamak mümkündür. Antik Mısırlılar, oldukça hareketli bir ahiret hayatı için bedenleri büyük özenle hazırlardı. Hıristiyanlıkta, kişinin varlığının cennette veya cehennemde sürdüğüne inanılır. İlginç bir şekilde, Pew Research Center’ın 2023 araştırmasına göre Amerikalıların yüzde 71’i cennete inanıyor; bu oran, ülkedeki Hristiyan nüfustan yaklaşık yüzde 9 daha fazladır. Ayrıca Hindu geleneği reenkarnasyon kavramını yüceltirken, Budist inançları yeniden doğuşun sürekli olduğunu ve karma tarafından yönlendirildiğini savunur.
Ancak dinsel ideoloji kişilerin tercihlerini tam olarak karşılamadığı zaman, sonsuzluk vaadi için alternatif kâhinler devreye girebilir. Örneğin, 21. yüzyılın bilimsel devrimi ve Ray Kurzweil’in, teknolojik ilerlemelerin doğrusal değil, üstel bir oranda geliştiğini varsayan “Hızlanan Getiri Yasası”nın kolektif deneyimi, sınırsız yaşam süreleri gibi diğer biyonik vaatlerin yanı sıra kriyoniğe olan inancın artmasına yardımcı oldu.
Gerçek ölümsüzlük akımından bir diğeri de, biyolojik kısıtlamaların teknoloji kullanılarak aşılmasıyla insan durumunun iyileştirilebileceği öncülüne dayanan bir felsefe olan transhümanist harekettir. Bu tekno-fütürist insan potansiyeli anlayışını destekleyenler arasında Silikon Vadisi’nin en tanınan isimlerinden bazıları bulunmaktadır.
Hem sembolik hem de gerçek ölümsüzlüğün bu sayısız tezahürü sayesinde, insanlar böyle bir gerçeğin korkusuyla paralize olmadan, ölümlü olduklarını bilmenin psikolojik ince çizgisinde yürüyebilirler. Ancak bu kavramlar ileriye götürecek tek yol değildir ve benimsenecek en verimli bakış açıları oldukları da söylenemez.
Ölüm İnkârının Somut Sonuçları
Ayrımın altı derecesi teorisi ile dijital bağlantılılığımız arasında talihsizlik kaçınılmazdır. Ancak ölüme hazırlıksız olmak, yaşayanlar üzerinde derin ve olumsuz etkiler bırakıyor.
Ölüm düşüncesinden kaçınmanın aileler ve sevenler-sevilenler üzerinde; vasiyetnamesiz veya ailesi için finansal plan bırakmadan ölen bir aile reisinin ani ölümü, önceden bıraktığı bir vasiyetname olmaksızın hayati tıbbi kararlar vermek için mücadele eden ıstırap içindeki aile üyeleri ve bir aile mülkü üzerinde yıllar süren iç çekişmeler sonucu parçalanan ilişkilerin sadece yayın olarak bilinen bir kaçı olduğu yıkıcı etkiler yarattığına dair sayısız örnek bulunmaktadır.
Karmaşık miras planları hazırlamak için avukatlardan oluşan bir ekip kurabilecek maddi güce sahip zengin ve ünlü kişiler bile planlama eksikliğinden dolayı benzer durumlarla karşı karşıya kalmıştır. Picasso, Prince, Jimi Hendrix ve Kurt Cobain gibi bıraktıkları belirsiz veya eksik miras planları onlarca yıl süren hukuki mücadelelere dönüşen ünlülere yalnızca birkaç örnektir.
Hiç şüphe yok ki, ölümü inkâr etmenin gerçek zamanlı sonuçları, hem bireyler hem de onların seçilmiş veya biyolojik akrabalık ağları için gereksiz keşmekeş ve aksamalara yol açar. İşte ölümden sonra kalan yakınların ve bakım çevrelerinin hayat sonu deneyimlerini şekillendiren dört önemli alan:
Finansal hazırlık eksikliği
Her yıl ölen yaklaşık 3 milyon Amerikalının büyük çoğunluğu, zamanla fiziksel gerileme, bilişsel gerileme veya her ikisini birden içeren hastalık veya rahatsızlıkların sonucunda ölmektedir. Ani kalp durması, iş kazaları ya da mecazi anlamda “otobüs çarpması” gibi anlık ölümler oldukça azdır. Bu da çoğu insanın, kısa bir hastane ikametinden yıllar süren karmaşık bakıma kadar uzanan destekleyici bakıma ihtiyaç duyacağı anlamına gelir.
2024’te ABD’de hemşirelik bakım tesislerinde özel bir oda için evde sağlık hizmeti maliyetinin aylık medyan bedeli 6.000 ila 10.000 dolar arasındaydı. Yeterli finansal planlama olmadan, kişiler hızla Medicare veya Veterans Services gibi sosyal hizmet sağlayıcılarına tamamen bağımlı hâle gelebilir; bu da hangi tür bakıma ne kadar süre erişebileceklerini belirler. Ayrıca, defin ve cenaze masrafları da hesaba katılmalıdır; 2023 yılında medyan maliyet, alınan hizmet türüne bağlı olarak 6.000 ila 8.300 dolar aralığında gerçekleşmiştir. Ortalama bir işçi sınıfı ailesinin bu kadar yüksek masrafları ceplerinden karşılayacak kaynakları yoktur.
Bakım hedefleri arasında zayıf uyum
Bir kişinin hayatının sonunda ne tür bir bakım isteyeceği konusunda netlik olmaması veya iletişim kurulamaması, bu önemli kararların kişinin ailesine veya sağlık uzmanlarına emanet edilmesi anlamına gelir ve bu, bakıma muhtaç kalan kişinin gerçekten istediği şey olmayabilir. Sağlık sisteminin varsayılan çalışma şekli, tıbbi müdahalelerle ölümü önlemeye yöneliktir. Oysa Journal of Medical Ethics’te yayımlanan küresel bir kişisel hayat sonu bakım tercihleri çalışmasında yer alan 1.100’den fazla doktorun yanıtı, yaşamı sürdürücü tedavilerin nadiren iyi bir seçenek olarak değerlendirildiğini göstermiştir. Açıkça görülüyor ki herkes, yaşamın her aşamasında mümkün olan her müdahalenin uygulanmasını istemez. Bu yüzden ön bakım planlamasının etkinliği, yıllık güncellemelerle kişinin yaşam kalitesi hedeflerini güvenilir şekilde yansıtmasına bağlıdır.
Artan bakıcı yükü
Hasta ve yaşlılara bakım vermek son derece ödüllendirici olabilir, ancak özellikle Batı kültürlerinde aile bakımının zorlukları da vardır. Amerikan Emekliler Derneği, AARP (American Association of Retired Persons) ve National Alliance for Caregiving’in 2025 verilerine göre, 59 milyon Amerikalı, 18 yaş ve üzeri, karmaşık tıbbi durumu olan aile üyelerine sürekli bakım sağlamaktan sorumludur. Özellikle dikkat çekici olarak, bakım verenlerin yaklaşık %50’si maddi zorluk yaşadığını bildirirken, her dört bakım verenden biri haftada 40 saatten fazla bakım hizmeti sağlıyor ve bunların %60’ı aynı zamanda bakım sorumluluklarını iş hayatlarıyla dengelemek durumunda kalıyor. Ne yazık ki bakıcı yükü, hem finansal hem de duygusal açıdan, ölümle birlikte sona ermiyor. Buna karşın, Asya ve Yerli toplulukları gibi kolektivist toplumlarda hayatın sonunun etkisi yapılandırılmış gelenekler aracılığıyla toplumsal olarak taşındığından, bu gelenekler yas sürecindeki bireylere önemli destekler sağlar.
Gençlerde uyumsuz başa çıkma
Duygusal sıkıntı ve/veya belirsizlikle örtülü ölüm deneyimleri, ölüm korkusunu sürdürür ve kayıptan etkilenen gençler arasında uzun süreli ve karmaşık bir yas sürecini teşvik eder. Death With Dignity’nin öğretici mesajında da belirtildiği gibi, “Çocuklarla yaşam sonu konuşmalarından kaçınmak, en iyi niyetlerle bile yapılsa, uzun vadede kafa karışıklığına, korkuya ve hatta güvensizliğe yol açabilir.” Bunun yerine uzmanlar, erken yaşta uyumlu başa çıkma mekanizmaları ve ölüm okuryazarlığı gelişimini desteklemek için açık ve yaşa uygun konuşmaları teşvik eder. Örneğin, gençler ve ergenler için Dougy Center Modeli, ölümün yıkıcı ama hayatın doğal bir parçası olduğu ve kayba sağlıklı uyumun hem ilişkiler hem de kişisel yetkinlikle kolaylaştığı felsefesine dayanır.
Kaçınılmaz Olanı Ölüm Okuryazarlığıyla Kucaklamak
Bir kişi yaşamın sonluluğunu bilinçli ya da bilinçdışı olarak görmezden gelse de, ölümü bütünüyle yok saymak verimsiz bir tutumdur. Palyatif bakım uzmanı Dr. Ira Byock’un Next Avenue adlı çevrimiçi yayına verdiği demeçte belirttiği gibi, “Hayatın zenginliğini çalıyorsunuz. En iyi yol, ölüm hakkında düşünmek ve buna belirli bir şekilde hazırlanmaktır.” Uzmanlar, ölüm hakkında düşünmenin (genellikle “ölüm farkındalığı” veya “ölüm bilinci” olarak adlandırılır) yalnızca nötr bir sonuca yol açmadığını kabul etmenin önemli olduğuna inanıyor. Aksine, kişinin kendi ölümlülüğü üzerine düşünmesinin, empati ve cömertlik gibi arzu edilen nitelikleri güçlendirdiği görülmüştür.
Batı dünyasında; ölümlülük fikrinin belirginliğinin kişisel gelişime sağladığı faydaların yanı sıra ölüm anına yakın deneyimlere ilişkin nitel çalışmalar, Life After Life kitabının yazarı Raymond Moody ve Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörü Bruce Greyson gibi yenilikçi düşünürlerin bu alana öncülük etmesiyle 1970’lerde ortaya çıktı. Ancak ölüm üzerine düşünme pratiğinin kökleri Budist geleneğe uzanan çok daha eski bir geçmişi vardır. Sekizinci yüzyılda ortaya çıktığına inanılan The Tibetan Book of the Dead (Tibet’in Ölüler Kitabı), yaşamın geçiciliği üzerine gerçekleştirilen ciddi tefekkürün kişisel büyümeyi nasıl mümkün kılabileceğinden uzun uzun bahseder. Bu ilkeler, çağdaş Budist öğretmenler olarak kabul edilen merhum Thích Nhất Hạnh ve Pema Chödrön tarafından yeniden canlandırılmıştır.
Yine de, ölüm farkındalığının daha amaçlı bir yaşam vaadi yalnızca ruhsal bir soyutlama olarak görülmemelidir. Aksine, son derece pratik beceriler kazandırır. The Hospice Doctor’s Widow kitabının yazarı ve ABD sağlık sisteminde 35 yıllık deneyime sahip Jennifer A. O’Brien şöyle diyor: “Gerçek huzur ve dengeye ancak kendi ölümümüzü ve sevdiğimiz kişilerin kaçınılmaz kaybını düşünmeye yer açtığımızda ulaştığımızı gördüm. Bu tür bir tefekkür karanlık değildir; derindir ve bizi daha hazır ve daha bağlantılı hâle getirir. Bu, ölüm okuryazarlığıdır: ölümü açıklık, cesaret ve özenle karşılamak için ihtiyaç duyduğumuz kişisel ve pratik bir anlayış. Ve dört alt konuyu kapsar: aile bakımı, hayat sonu hazırlığı, kayıp sonrası idari süreçler ve yas.” Kocasını kaybettiğinde, ölümünden önce birlikte yaptıkları konuşmalar ve hazırlıklar, sonraki adımları atlatmasına yardımcı olmuştur.
Ölüm okuryazarlığı, kapsamlı kamu sağlığı politikalarının geliştirilmesine entegre edilmelidir. Frontiers of Public Health’te 2023’te yayımlanan bir çalışmada belirtildiği gibi: “Ölüm, çoğu zaman yalnızca tıbbi tedavilerin bir sonucu olarak göz ardı edilen kapsamlı bir kamu sağlık sistemini içerir. Vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan hizmetlerin geliştirilmesi, mevcut durumun kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını gerektirir. Halk sağlığı perspektifinden, ölüm okuryazarlığı politika ve hizmet geliştirmede önemli bir rol oynar.”
Aşağıda, ölümlü olduğumuza ilişkin farkındalığı ve ölüm okuryazarlığını geliştirmek için iki aşamalı bir yaklaşım yer almaktadır. Ayrıca bu öneriler, ilgili dokümantasyona ilişkin yapıcı iç görüler sunarak, kişinin isteklerinin, hayatının son yıllarında bakıcılar tarafından yerine getirilmesini sağlamaya yardımcı olur. Bu olumlu yeniden çerçeveleme, yaşlanan bireylerin ve onların aile ve arkadaş çevrelerinin hayata daha derin bir takdirle ve ölüme hazırlıkla yaklaşmalarına yardımcı olmuştur. Birlikte ele alındığında bu yaklaşımlar, hayat sonu deneyimlerinin daha fazla netlik ve özenle yönetilmesi için gereken araçları sağlar.
- ==Fark Etmeye Başlayın:== Metabiliş, kişinin kendi düşünce süreçlerinin farkında olma kapasitesidir ve ölüm okuryazarlığına doğru yolculukta geliştirilmesi gereken önemli bir beceridir. Konuya derinlemesine dalmadan önce, ölüm karşısındaki içgüdüsel tepkinizi düşünmek akıllıca olacaktır. Ölüm fikri bedeninizi tamamen geriyor mu, yoksa merak sizi yaklaşmaya mı itiyor? Benzer şekilde, bu konuya neden ilgi duyduğunuzu kendinize sormak yardımcı olabilir. Belirli bir olay mı sizi bu sorgulamaya itti? Sağlık durumunuz mu belirsiz? Önce ilgili iç gözlemle uğraşarak duygularınız ve motivasyonlarınız için bilinçli bir temel oluşturabilirsiniz.
- ==Kaynakları ve Topluluğu Keşfetmek:== “İyi ölüm” ve “ölüm pozitif” gibi terimler, ölümlü olmakla ilgili konuşmalar, topluluk etkinlikleri ve medya görünürlüğüne dair erken farkındalık yarattı. Ancak bir zamanlar marjinal olan bu hareket ana akıma dönüştükçe, “ölüm okuryazarlığı” terimi uzmanlar tarafından daha kapsamlı bir tanım olarak benimsendi.
Bu dönüştürücü yolculuğa başlamak için pek çok yöntem vardır. Daha serbest bir yaklaşım için, insanların hayatın sonuna dair meraklarını yargılamadan tartışmaya davet edildiği yerel bir Death Cafe veya Death Over Dinner etkinliğine katılabilirsiniz. Alternatif olarak, ölüm ilanınızı yazmak, arkadaşlarınıza ve ailenize miras mektupları hazırlamak veya anma şarkıları çalma listesi oluşturmak gibi miras odaklı faaliyetlerde bulunmak da bir diğer önemli adımdır. Daha yapılandırılmış bir öğrenme yaklaşımı için bir kursa veya atölyeye katılmayı düşünebilirsiniz. Yakınınızda veya çevrimiçi olarak neler sunulduğunu görmek için yerel kütüphanenizi, yaşlılara yönelik kamu hizmetlerini ve AARP’yi inceleyin. Hızlı bir Google araması, uzmanlar tarafından yönetilen kaynakların giderek artan bir listesini ortaya çıkarabilir. Bu seçeneklerin bir çoğu, benzer ilgi alanlarına sahip kişilerle bağlantı kurma fırsatları sunar.
Ancak daha içe dönükseniz, doğal dünyada yaşam ve ölümü fark ederek başlamayı tercih edebilirsiniz; Bevival gibi siteleri veya The Order of the Good Death’i inceleyebilir ya da The Death Deck’te yer alan “Cenazenizde hangi şarkının çalınmasını umuyorsunuz?” veya “Bir cenazede fotoğraf çekmek uygun mudur?” gibi 100’den fazla çoktan seçmeli ve açık uçlu sorudan oluşan kartlardaki yönergeleri takip edebilirsiniz.
Hangi yolu seçerseniz seçin önemli olan, kaynakları organik olarak inşa ederek, yalnızca netliğin getirdiği rahatlığı elde etmekle kalmayıp, aynı zamanda ihtiyaç anında isteklerinizi yerine getirecek kişilere de yol gösterici bilgiler sağlamış olmanızdır.
==Belgelerle İlerleyin:== Hayatın sonuna hazırlığın pratik yönlerine aşinalık ve rahatlık kazandıktan sonra, bunu kâğıda dökün. Sağlık bakım vekilinizi belirleyerek ve bir önceden bakım direktifini tamamlayarak başlayın. Bu formlar, eyaletinizin web sitesinden veya Compassion and Choices ile The Conversation Project gibi, hayat sonu hazırlığı için daha iyi koşullar savunan sivil toplum kuruluşlarının sitelerinden ücretsiz indirilebilir. Benzer şekilde, özel ihtiyaçlarınızı karşılayacak ve/veya sevdiklerinizin hayatınızın son dönemlerinde üstlenmesi gereken idari işlerin hacmini azaltacak bir emlak avukatıyla görüşmek isteyebilirsiniz. Alternatif olarak, ihtiyaç anından çok önce hayat sonu planlamasında size rehberlik edecek ve ayrıca o zaman geldiğinde yanınızda bulunacak eğitimli bir ölüm refakatçisiyle çalışmaya karar verebilirsiniz.
İşte işlerinizi düzenlemenize yardımcı olacak gerekli belgeler ve Ulusal Yaşlanma Enstitüsü tarafından sağlanan diğer önemli bilgilerden oluşan kısa bir kontrol listesi:
- Varlıkların nasıl ve kim tarafından yönetileceğini veya dağıtılacağını belirleyen ölüm sonrası için vasiyetname.
- “Hayattayken vasiyet”: Sağlık bakım vekilinizi belirler ve kendi kararlarınızı veremediğinizde nasıl bir tedavi görmek istediğinizi ayrıntılandırır.
- Bir şifre yöneticisi, bu şifreyle, dijital bir çözüm veya geleneksel kâğıt tabanlı belgelere erişim sağlayarak, çevrimiçi hesaplarınıza erişim sağlayabilir.
- Planlarınızın düzenli olarak gözden geçirilmesi.
Geçiciliğin evrensel gerçeğini kabul etmek, yaşam döngüsünün sürekli bir değişim ve dönüşüm hâlinde olduğunu anlamamıza yardımcı olur; ölüm okuryazarlığı ise hayatın her yaş ve aşaması için uygun bir araçtır.
Ölüm okuryazarlığına giden yol her zaman konforlu olmayabilir, ancak yarının garanti olmadığını bilerek bu yol takip edilmeye değerdir.
*Caren Martineau, bir ölüm okuryazarlığı içerik platformu ve kaynağı olan Bevival’ın kurucusu ve CEO’sudur.
Kaynak: https://observatory.wiki/Why_Many_of_Us_Have_Problems_Facing_Death%E2%80%94and_How_to_Get_Through_It
Tercüme: Ali Karakuş