Çinli Şirketler Afrika’daki Çalışma Yöntemlerini Değiştiriyor: Peki Nasıl?
Son 25 yılın büyük bir bölümünde, Afrika’da faaliyet gösteren Çinli inşaat şirketleri, Çinli bankaların cömert mali desteğine güvenebiliyordu. 2000 ile 2019 yılları arasında Çinli finansörler, Afrika’daki ulaşım projelerine yaklaşık 50 milyar ABD doları taahhüt etti. Bu fonların çoğu, Çinli kalkınma finans kuruluşlarından sağlandı.
Altı yıl önce, Çinli kredi kuruluşlarının geri çekilmeye başlamasıyla bu durum değişmeye başladı. 2019’dan bu yana Afrika’nın altyapı gelişimi için yalnızca 6 milyar ABD doları taahhüt edildi. Buna rağmen Çinli şirketler kıtada büyümeye devam ediyor. Birçoğu hâlâ Etiyopya, Gana ve Kenya gibi ülkelerde inşaat sektörünün pazar lideri konumunda.
Devlet desteğinin azaldığı bir dönemde Çinli şirketlerin nasıl hâlâ genişlemeye devam ettiğini anlamak için, Afrika pazarlarında onları bu kadar başarılı kılan etkenleri inceledik. Yakın zamanda yayımladığımız bir makalede bu başlıca etmenleri ortaya koyduk. Afrika’daki Çinli şirketlerin faaliyetlerine ilişkin uzmanlığımızdan yararlandık ve Çin, Kenya ve Gana’da kapsamlı saha araştırmaları yürüttük.
İlk olarak, Çinli şirketler belirli bir pazara girmek ya da o pazarda varlıklarını kurmak için Çin devletiyle olan bağlarından yararlanıyor. Bu durum, Afrika genelinde Çin tarafından finanse edilen altyapı projelerinin yoğunlaştığı dönemde de geçerliydi. Bugün de Afrika ülkelerinin kalkınma gündemlerinin merkezinde yer alan projeler için aynı durum sürüyor.
İkinci olarak, Çinli şirketler diğer şirketler, hükümetler ve uluslararası kuruluşlarla güvene dayalı ilişkiler kuruyor. Bu sayede, sınırların ve bölgelerin ötesinde projeler üstlenebiliyorlar.
Üçüncü olarak ise, bu şirketler yerel siyasetçiler, yetkililer, iş insanları ve aracılarla kurdukları gündelik ilişkilere dayanıyor.
Pazar genişlemesinin anahtarı, şirketlerin bu stratejiler arasında geçiş yapabilme becerisinde yatıyor – kimi zaman Çin devletine, kimi zaman diğer çokuluslu şirketlere, kimi zamansa yerel seçkinlere yaslanarak. Araştırmamız, Çin devletinden alınan desteğin pazara giriş açısından önemli olduğunu ortaya koydu. Ancak bu destek, doğrudan pazarda kalıcılık veya büyüme anlamına gelmiyor. Çinli şirketleri bu kadar başarılı kılan esas unsur, esnek genişleme stratejileri.
Bulgularımız, Afrika hükümetlerinin ve diğer yerel aktörlerin Çinli şirketlerin faaliyetlerini şekillendirmede hayati bir rol oynadığını gösteriyor. Uyguladıkları politikalar ve yürüttükleri müzakere yaklaşımları, bu şirketlerin nasıl çalıştığını doğrudan etkiliyor.
Ayrıca elde ettiğimiz sonuçlar, Çinli şirketlerin sadece Çin’in dış politikasının birer uzantısı olduğu yönündeki yaygın varsayımı da sorguluyor. Birçok Çinli şirketin, giderek Batılı özel sektör şirketleri gibi davrandığını ortaya koyuyoruz: sözleşmeler için rekabet ediyor, uluslararası aktörlerle ortaklıklar kuruyor ve yerel koşullara uyum sağlıyorlar.
Bu değişim, Çinli şirketlerin ekonomiler üzerindeki etkisini şekillendirmede Afrikalı aktörlere düşen fırsat ve sorumlulukların altını çiziyor.
Çinli şirketler bunu nasıl yapıyor?
2018 ile 2022 yılları arasında Çin, Kenya ve Gana’da yürüttüğümüz araştırmalarla veri topladık. Çeşitli yazılı kaynakları inceledik, Çinli inşaat şirketlerinin personeliyle röportajlar yaptık ve Afrikalı hükümet yetkilileri, yurttaşlar, şirketler ve kuruluşlarla görüştük.
Ayrıca, dört ay boyunca Kenya ve Gana’daki Çinli inşaat şantiyelerinde gözlemlerde bulunduk.
Her şeyden önce, Çinli şirketleri Çin devletine bağlayan ilişkiler uzun süredir yurtdışına açılmak için bir sıçrama tahtası işlevi görüyor.
Kenya’da, Afrika’nın en büyük uluslararası müteahhit şirketi olan China Communication Construction Company’nin bir iştiraki olan China Road and Bridge Corporation, 1984 yılında yerel genel merkezini açtı. Başlangıçta, bu yol inşaat şirketi çoğunlukla diğer Asya şirketleri için alt yüklenici olarak çalıştı ve böylece bu Afrika pazarında “iş yapma biçimi” konusunda deneyim kazandı. Daha sonra, Nairobi–Mombasa Standart Hat Demiryolu gibi Çin tarafından finanse edilen mega projelerin ana yüklenicisi oldu.
Devlet destekli krediler, şirkete büyük sözleşmelerin yanı sıra Kenya’daki yetkililer nezdinde görünürlük ve itibar da kazandırdı.
Gana’da ise, aynı ana şirketin (China Communication Construction Company) bir başka iştiraki olan China Harbour Engineering Company, 2010’lu yıllarda Çin finansmanıyla pazara giriş yaptı. Sağlanan kredi, liman şirketine Gana pazarına giriş imkânı ve uzun vadeli ilişkiler kurma fırsatı sundu.
Bu projenin durakladığı dönemde, şirket Batı Afrika’daki bölgesel ağlarını kullanarak başka projeler arayışına girdi.
Ağ oluşturma
Elde ettiğimiz kanıtlar, Afrika pazarlarında faaliyet gösteren Çinli şirketlerin, Çin devletinin sınırlarının ötesinde güvene dayalı ağlar geliştirdiğini ortaya koyuyor. Bu ağlar; Çinli ve Çinli olmayan diğer çokuluslu şirketleri, bölgesel kuruluşları, uluslararası finansörleri ve Afrikalı devlet aktörlerini kapsıyor.
Gana’da, China Harbour Engineering Company, Çin tarafından finanse edilen projelerin duraksadığı dönemde “faal kalabilmek” için uluslararası ortaklarıyla kurduğu bağlantılara güvendi. Batılı çokuluslu şirketlerin de dâhil olduğu bir konsorsiyumla ortaklık kurarak, Batı Afrika’da başka liman projelerini güvence altına aldı.
Bu projeler, şirketin Gana’nın liman sektöründeki varlığını pekiştirdi. Aynı zamanda, Çinli olmayan aktörler tarafından finanse edilen yeni sözleşmelere de kapı araladı.
Kenya’da, China Road and Bridge Corporation benzer şekilde Çin tarafından finanse edilen projelerin dışına çıkarak uluslararası ihaleler kazanmak suretiyle büyümesini sürdürdü. Şirketin teklifleri cazipti çünkü yakınlardaki projelerden ekipman ve personel kaydırma imkânına sahipti. Bu da başlangıç maliyetlerini düşürdü. Örneğin, Nairobi-Mombasa demiryolu için kullanılan makineler ve taş ocakları, Kenya hükümeti tarafından finanse edilen Lamu Limanı projesinde de kullanıldı.
Projeler arasında kaynak seferber edebilme yeteneği, Çinli şirketlerin uluslararası ihalelerdeki rekabet gücünü artırıyor.
Ayrıca Çinli şirketlerin, yerel siyasal ve ekonomik ortamlara kendilerini entegre ettiklerini gördük. Anahtar siyasi ve iş çevresi figürleriyle bireysel ilişkiler geliştiriyorlar.
Kenya’da, China Road and Bridge Corporation yöneticileri, altyapı ihtiyaçlarını önceden öngörebilmek amacıyla siyasetçiler ve bakanlıklarla yakın iş birliği içinde çalıştı. Bazı durumlarda, ihale açılmadan önce fizibilite çalışmaları yürüttüler. Böylece, Mombasa’daki Liwatoni Köprüsü gibi hazır projeler sunabildiler.
Gana’da ise, China Harbour Engineering Company, altyapı geliştirme alanındaki siyaseti yönlendirmek ve sözleşmeleri güvence altına almak için yerel aracılara dayandı. Genç profesyoneller hem Çinli yöneticilerle hem de Ganalı elitlerle bağlantı sahibiydi. Şirket ayrıca, yerel yetkililer nezdindeki itibarını güçlendirmek amacıyla yabancı danışmanlar da istihdam etti.
Sonuçlar
Afrika hükümetleri açısından bu değişim, Çinli şirketlerin artık Pekin’in öncelikleriyle sıkı bir şekilde bağlantılı olmadığı anlamına geliyor. Bu firmalar, kamu ihalelerine katılacak, kamu-özel sektör ortaklıklarına yatırım yapacak ve diğer çokuluslu şirketlerle iş birliğine gidecek.
Afrika ekonomilerindeki rollerini müzakere etmek ise farklı bir strateji gerektirecek. Bu strateji, jeopolitik önceliklerden çok, standartların düzenlenmesi ve sanayi politikalarıyla uyum sağlanmasına odaklanacak.
Afrika ile Çin arasındaki altyapı iş birliğinin bir sonraki aşaması, artık büyük ölçekli Çin kredileriyle tanımlanmayacak. Bunun yerine, operasyonel bağlamlar, çeşitli ittifaklar ve rekabetçi bir küresel pazar tarafından şekillendirilecek.
* Elisa Gambino – Siyasal Ekonomi alanında Hallsworth Fellow, Manchester Üniversitesi
* Costanza Franceschini – Kültürel Antropoloji ve Kalkınma Sosyolojisi Enstitüsü’nde doktora sonrası araştırmacı, Leiden Üniversitesi