Adanmış bir ömür, evrensel bir mücadele
Abdürreşid İbrahim, 23 Nisan 1857’de Sibirya’nın Tobolsk bölgesine bağlı Tara kasabasında dünyaya geldi. Babası Buharalı bir aileden gelen Ömer Bey, annesi Başkurt Türklerinden muallim Afife Hanım’dır.
Kırgız ve Tatar kökenli bir ailede yetişen Abdürreşid, çocukluğundan itibaren çevresindeki kültürel ve dini zenginliklerle yoğruldu. Babası Osman efendi bir din alimiydi ve oğluna İslami ilimler konusunda güçlü bir temel kazandırdı. Abdürreşid İbrahim önce yerel okullarda başladığı eğitimini Buhara, Kazan ve İstanbul gibi İslam dünyasının önemli ilim merkezlerinde sürdürdü. Özellikle medrese tahsilinde derin bir birikim kazanan Abdürreşid, kısa sürede çevresinde tanınan bir alim ve hatip haline gelir. Beş senelik eğitiminin sonunda icazetnamesini alır.
1891’de Ufa şehrine gelir; kadı olarak görevlendirilir. Rusya’daki Müslümanların en büyük mahkemesinin kadısı olur. Resmi görevlerinin yanı sıra fakir ve yetimler için dernekler kurmakla meşgul olur. Rusya’nın çarlık baskısı altındaki Müslümanların maruz kaldığı zorlukları da yakından gözlemleme fırsatı bulur.
Rusya’da başlayan faaliyetleri, Çarlık rejiminin zulmüne uğrayan müslüman halkı bilinçlendirmek ve onların haklarını savunmak üzerine yoğunlaştı. Bu dönemde gazetecilik faaliyetlerine de ağırlık verdi. “Ülfet” gibi yayın organlarında yazılar kaleme aldı. Halkın dini ve sosyal bilinçlenmesine öncülük etti. 1906’da “Tilmiz” adlı Arapça bir dergi çıkarmaya başladı. O da 1907’de kapatıldı. Bunun üzerine Kazak şivesiyle yayın yapan “Serke” adı dergiyi çıkarmaya başladı.
Abdürreşid İbrahim, 1897’de ilk büyük seyahatine çıktı. Seyahati 3 yıl sürdü. Önce memleketi Tara’ya giden seyyah, bir süre kaldıktan sonra Japonya’ya gitti. Kısa bir süre sonra 1900’de Peterburg’a döndü ve bir dergi çıkardı. 1902-1903 arasında tekrar Japonya’da bulundu. Rusya ve Japonya arasındaki ilişkileri inceleyip İstanbul’a aktardı. Japonların Müslümanlığa yatkın olduklarını II. Abdülhamid’e bir mektupla bildirdi ve Müslümanlığın yayılması için yardım istedi. Rus karşıtı faaliyetleri nedeniyle Rusya’nın ricası üzerine kendisinden Japonya’dan ayrılması istenince İstanbul’a döndü.
Rusya’da yaşayan Müslümanlara yönelik kitaplarından ötürü Rusya, Osmanlı Devleti’nden de sınırdışı edilmesini talep etti. 1904’te Rusya’ya teslim edildi. Odessa’da 2 hafta hapsedildikten sonra Rusyadaki Türklerin büyük baskısı sonucu serbest bırakıldı.
İstanbul’da iken bastırdığı ve gizlice Rusya’ya soktuğu broşür ile Rusya’da yaşayan Müslümanları Osmanlı Devleti’ne göç etmeye davet etti. Bu broşür, 70 bin Müslüman Türk’ün Anadolu’ya göçmesine vesile oldu. İstanbul’da kaleme aldığı ve gizlice Rusya’ya soktuğu ünlü “Çoban Yıldızı” adlı eserinde Rusya’nın yönetimindeki Müslüman halklara yaptığı zulümleri anlattı.
Abdürreşid İbrahim’in 3 yıl sürecek ikinci büyük seyahatinde amacı İslam aleminin durumunu görmek, tarihe tanıklık etmekti. Seyahatini kaleme alarak gelecek nesillere aktardı.
Gezdiği ülkelerdeki Müslümanların durumunu Osmanlılar’a aktaran vaazlar verdi. İstanbul’da Sultanahmet, Ayasofya, Şehzadebaşı camilerindeki bu vaazlarda binlerce kişi kendisini dinledi. Mehmet Akif ile tanışıp dost oldu. Büyük şair, vaazlardan birisini şiirleştirdi ve “Süleymaniye Kürsüsünde” adıyla yayımladı. 1918’de İstanbul’dan başlayan bir yolculuğa çıktı. Sibirya, Ukrayna, Almanya, Litvanya, Doğu Türkistan ve Rusya’yı dolaştı. Bolşevik idarenin kanlı yönetimi karşısında Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldı. 1933’e kadar bir rençber olarak yaşadı. Zaman zaman hacca ve dostu Mehmet Akif’i görmek için Mısır’a gitti. Tokyo’da yaşayan Tatar halkının sorunlarıyla ilgilendi. Arsa temini çok zor olan Tokyo’da cami yaptırmak için büyük çaba gösterdi. Tokyo Camisi’nin planlarını hazırlatıp temelini attırdı. Cami, 1937’de ibadete açıldı. İlk imamı Abdurreşid İbrahim oldu. 1939’da İslamiyet’in Japonya’da resmi din olarak tanınması ve teşkilat kurma hakkı kazanmasında rol oynadı.
Abdürreşid İbrahim, hayatını sadece bir alim olarak değil, aynı zamanda bir aktivist ve seyyah olarak sürdürdü. Avrupa, Ortadoğu, Hindistan Uzak Doğu ve Japonya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada seyahat etti. Bu seyahatleri sırasında Müslümanların durumunu yerinde gözlemledi ve karşılaştığı sorunlara çözüm yolları aradı. 1900’lü yıllarda Japonya’ya yaptığı seyahat, onu farklı bir mücadele alanına taşıdı. Abdürreşid İbrahim, Japonya’da İslam’ın tanıtılmasına ve Müslüman bir topluluğun oluşmasına öncülük etti. Japonya’da tanıştığı Müslüman liderler ve yerel halkla yakın ilişkiler kurarak İslam’ın evrensel mesajını yaydı. Abdürreşid İbrahim’in yolu defalarca Osmanlı topraklarına düştü. Osmanlı Devleti’ni İslam dünyasının merkezi olarak görüyordu ve hilafet kurumunun Müslümanların birliği için önemine inanıyordu. Bu nedenle Sultan Abdülhamid döneminde Osmanlı yönetimiyle yakın ilişkiler kurdu ve Müslüman halkların meselelerini Osmanlı’ya taşıdı. Meşrutiyet döneminde İttihat Terakki ile ilişkideydi. Enver Paşa, ona özel bir önem veriyordu. Asya’daki seyahatlerinde teşkilat-ı mahsusa adına faaliyetlerde bulundu.
Abdürreşid İbrahim, hayatı boyunca çok sayıda eser kaleme aldı. En önemli eserlerinden biri olan”Alem-i İslam” seyahatleri sırasında edindiği gözlemleri ve İslam dünyasının sorunlarını ele alır. Bu eser Müslümanların içinde bulunduğu durumu anlamak ve harekete geçmek isteyenler için önemli bir kaynak olmuştur.
Abdürreşid İbrahim, 17 Ağustos 1944’te Japonya’da hayata gözlerini yumdu. Kabri Tokyo’da bulunuyor. Hayatı boyunca müslüman halkların birliği, İslam’ın yayılması ve mazlumların haklarının korunması için mücadele eden Abdürreşid İbrahim, bugün hala İslam dünyasında önemli bir örnek şahsiyet olarak anılıyor. Onun mirası, din, kültür ve mücadele alanında çağları aşan bir ilham kaynağı olarak devam ediyor.