Arjantin Ekonomisi Neden Sarsılıyor

Javier Milei’nin ilk yılı eleştirmenleri şaşırttı: adam, kendisiden kuşkulananların düşündüğünden daha yetkin ve siyasi açıdan daha zeki çıktı ve yapısal reformlar konusunda pek çok kişinin düşündüğünden daha fazlasını başardı. Tüm sektörlerde donmuş piyasalar serbestleştirildi ve mali disiplin korundu; bunun sonucu olarak enflasyon hızla düştü. Kongre ile epey mücadele etti, ancak aynı zamanda kamu işletmelerinin özelleştirilmesi, bürokratik engellerin kaldırılması ve kira kontrollerinin kaldırılması gibi önemli reformlar için yasama organından onay almayı başardı. Uzun zamandır ekonomik kaosun simgesi olan Arjantin, toparlanma yolunda gibi görünüyordu.

Ancak bu uzun sürmedi. Geçen ay ülke eski alışkanlıklarına geri döndü ve döviz krizi borsa çöküşünü tetikledi, ardından başkan yurtdışından destek dilenir hale geldi. Bir bakıma bu, klasik Arjantin manzarasıydı. Ancak tuhaf olan, Milei’nin kendisini bu çıkmaza fazla liberteryen olduğu için değil, yeterince liberteryen olmadığı için sokmuş olmasıydı.

Milei, seçim kampanyasında Arjantin pesosunu tamamen ortadan kaldırma gibi çılgınca, ütopik bir vaatle seçilmişti. Kronik olarak kriz yaratan bu para birimi, Arjantin’in defalarca çöküşüne yol açmıştı ve ABD dolarını benimsemek, sürekli devalüasyon sorununa radikal bir çözüm gibi görünüyordu. Ancak iktidara geldiğinde, pesoyu terk etmenin o kadar da kolay olmayacağını fark etti: herkesin peso birikimlerini dolara çevirmek için gereken döviz rezervi hükümetin gücünü aşıyordu ve bu yüzden Milei, dolarlaşmayı tıpkı eski Sovyet yetkililerinin devletin ortadan kaldırılması hakkındaki konuşmalarında yapıldığı gibi, uzak bir gelecekte belki gerçekleşebilecek soyut bir hedef olarak anlatmaya başladı.

Şimdilik Milei’nin önceliği, pesonun yeniden çökmesini önleyerek tüm gündeminin raydan çıkmamasını sağlamaktı. Ancak pesoya güven kazandırmak, son seksen yıldır hep kaybedilen bir oyundu: yatırımcılar, Arjantin’de en samimi ekonomik reform vaatlerinin bile genellikle hüsranla sonuçlandığını defalarca görmüştü.

2010’larda televizyon yorumcusu olduğu dönemde Milei, sermaye piyasalarına müdahale etmenin genelde kaybettiren bir oyun olduğunu sık sık anlatırdı. Ancak Arjantin devlet başkanlarının yaşadığı Casa Rosada’ya ulaştığında komik bir şey oldu. Pesoyu terk edemeyen Javier Milei, onu savunmak zorunda kaldı: değeri fazla hızlı düşmesin diye de kısıtlı dolar rezervlerini feda etmeye başladı.

Milei’nin benimsediği “döviz kuru bandı”, hükümetin pesonun önceden belirlenmiş parametrelerin ötesine geçmesi durumunda değerini destekleme vaadi anlamına geliyordu.  Bu, tehlikeli bir vaat. Yatırımcıların duraksamasına yol açacak bir şey olursa, örneğin hükümetin para birimini desteklemek için kullandığı dolarların tükeneceği düşünülürse, yatırımcılar çıkışa yönelecek, pesolarını toplu halde satacak ve para biriminin değerini düşüreceklerdir.

Bu dinamik, dünyanın rezerv para birimini ihraç etmenin ayrıcalığına sahip olan ve bu tür krizlerden muaf kalan Amerikalılara yabancı olabilir. Ancak Arjantinliler, peso dalgalanmaya başladığında ne yapacaklarını öğrenebilmek için bu atlıkarıncaya bindirilip birçok kez sınanmışlardır: pesodan hemen kurtulmak.

Javier Milei, hükümetinin güvenilirliğini, yerine getiremeyebileceği bir para birimi vaadine bağlamanın doğru olmadığını bilmeliydi. Partisi 7 Eylül’de Buenos Aires’teki eyalet seçimlerini kaybettiğinde, yatırımcılar tedirgin oldu ve yerel hisse senetlerini satıp pesolarını dolarla değiştirmeye başladılar. Borsa birkaç gün içinde %13 düştü ve peso, Milei’nin savunma sözü verdiği döviz bandının sınırına dayandı.

Her şeyi daha önce defalarca yaşamış olan Arjantinliler, sarsıntıya hazırlandı.

Fakat darbe tam olarak gelmedi. İmkânsız hikâyenin bir başka imkânsız dönümünde Milei, en büyük müttefiki Donald Trump’tan acil destek istedi. Bu Perşembe günü, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, pesoyu Amerikan vergi mükelleflerinin parasıyla destekleme sözü verdi. Sonunda, asla kurtarma paketi aramayacağına yemin eden Arjantin Devlet Başkanı, sorumsuz müttefiklerini kurtarmayı bırakacağına yemin eden Amerikan Devlet Başkanı tarafından kurtarıldı.

Peki bu, Javier Milei’nin reform programını ne hale getiriyor? Fena halde hırpalanmış. Giderek sadece ismen bir Liberteryen olarak algılanan Milei, kariyeri boyunca önceki başkanları düştüğü için kınadığı aynı duruma kendini soktu. Pesonun yapay olarak şişirilmiş değerini savunmak için yabancıların cömertliğine bağımlı olan Milei’nin ekonomik yeterlilik konusundaki itibarı ciddi şekilde zedelendi. Washington bu durumda kararını bozup yabancı bir müttefiki desteklemekten memnun olsa da, Milei artık ekonomik istikrar için son derece kararsız bir müttefikin sürekli iyi niyetine bağımlı hale geldi.

Yıllar önce yorumcu Milei, bugünkü Başkan Milei’nin tökezleyişini görseydi ne derdi, kestirmek zor değil. Piyasa güçlerinin, idari emirlerle engellenemeyecek kadar güçlü olduğunu söylerdi. Öngörülemeyen müttefiklere bağımlılığın Arjantin’in egemenliğiyle alay etmek olduğunu söylerdi. Yarım yamalak önlemlerin, daha fazla spekülatif saldırıyı davet ettiği sonucuna varırdı.

Tüm bu konularda, yorumcu Milei haklı olurdu. Ne yazık ki, Başkan Milei artık onu dinlemiyor.

Quico Toro, Persuasion’a katkı sağlayan editörüdür, Anthropocene Institute’ta İklim Onarımı Direktörüdür ve One Percent Brighter adlı Substack bültenini yazmaktadır.

 

Kaynak: https://www.persuasion.community/p/why-argentinas-economy-is-floundering

Tercüme: Ali Karakuş