Ana, Anne, Ök, Valide, Mader
Anadan anneye nasıl geldik?
Bir çocuğu doğuran, bakımını üstlenen veya kendi doğurmadığı bir çocuğu evlat edinen ve bakımını üstlenen kadına anne diyoruz. Yavrusu olan dişi hayvana da anne, ana diyoruz.
Eşinin kendinden olmayan çocuklarına annelik yapan kadınlara ise üvey anne diyoruz.
İbrahimi dinlerde ilk anne Havva olarak geçiyor. Anadolu’da “Havva Ana” diye bilinir ve bütün insanlığın annesi kabul edilir. Kızlara Havvaana diye isim bile konur.
DÜNYA DİLLERİNDE ANNE
Anne bize Uygur Türkçesinden miras kalan bir kelime, aslı ana. Çocuk dilinin tipik bir örneği. Ön Hint-Avrupa dillerinde de an, han kelimeleri “büyükanne, babaanne, anne, yaşlı kadın’ manasına geliyor, Hititçede annas anne demek. Yine Hititçede hannas, Likçede xana, Ermenicede han, Eski Yüksek Almancada ana, Gotçada ano büyükanne manasına geliyor. Eski Prusya dilinde ise ane kelimesi kadın ata manasında kullanılmış. Latincede ise anus yaşlı kadın demek. Lidcede de anne kelimesinin karşılığı ane.
Ön Altay dillerinde ena anne ve abla demek. Anne kelimesi eski Türkçede, bilhassa Türkmencede ene olarak da kullanılıyor. Ön Tunguzcada eni anne, kadın demek. Evenki, Even ve Nanay dillerinde enin, Orok dilinde enin, Solon dilinde ene anne manasına geliyor.
Orta Korecede eni anne demek. Eski ve modern Japoncada ane abla demek. Eskimo-Aleut dillerinde de benzer bir kelime görüyoruz. Ön Eskimo dilinde ana büyükanne, anne demek. Sirenik Yupikçesinde nana, Naukan Yupikçesi, Supikçe, Orta Alaska Yupikçesinde de aana, anne manasına geliyor. Kuzey Alaska İnuitçesinde aana, Grönlandcada ise aanak büyükanne demek.
Labrador dilinde anana anne, Kızılderili dilinde nani anne, teyze, Atsinacada ina anne demek. Huroncada anan, Osage dilinde ina teyze, hala demek. Ön Uto-Aztek dillerinde na anne manasına gelirken, Katukina dillerinde inai teyze, Sape dilinde inoi büyükanne, Puinave dilinde aina teyze, Tikuna dilinde niai kadın, Yuri dilinde aino kadın, Guahibo dilinde ena kadın, Kariri dilinde ana teyze, Kandoşi dilinde aniari anne, Ön Takana dillerinde nene teyze, Maka dilinde nana anne manalarına geliyor.
Neredeyse bütün kıtalara uzandık. Soyu tükenmiş dillerden modern dillere kadar anne kelimesinin karşılıklarını kısmen de olsa verdik. Demek ki anne kelimesini aynı merkezden alıp kullanmışlar diyemiyoruz. Çünkü bu kelime çocuk dilinin bir ürünü. Dünyanın her yerinde çocuklar dünyaya geldikten kısa bir süre sonra ses çıkarmaya çalışır. Çocuk da bakıyor, anne deyince annesi bakıyor, o zaman aynı sesleri tekrar çıkarıyor ki annesi yine baksın. Annesi meşgulse ablası, teyzesi, halası, ninesi bakıyor. Bu yüzden bunlara da yukarıdaki örneklerde olduğu gibi ana, nana, ani, ene demesi normal. Baba ortada yok. Nerede? Ava gitti, savaşa gitti, işe gitti, kahveye gitti. Anlayacağınız birbiriyle alakasız bölgelerde ve dönemlerde anne, abla, teyze ve büyükanne kelimelerine ana, ane, ene, ina, na, nene, nani gibi kelimelerin karşılık gelmesi normal.
Tekrar ülkemize dönersek; ana kelimesi şehirlerde yavaş yavaş anne kelimesine dönüşmüş. Bizden başka anne şeklindeki kullanıma ilginç bir şekilde sadece Çuvaşçada rastlıyoruz. İsmet Zeki Eyüboğlu ise anne kelimesini eski Türkçe ana kelimesi ile değil de Hititçedeki annas kelimesiyle irtibatlandırır. Hititçede çocuk doğurma kuvveti manasındaki annitalvatar, analık manasındaki anniyatar gibi kelimelere dikkat çeker. Buna mukabil ana kelimesinin Anadolu’da yaygın olup da şehirlerde anne kelimesinin sık kullanılması bu tezi zayıflatıyor.
İngiliz Türkolog Sir Gerard Clauson anne kelimesinin ana kelimesinin bozulmuş hali olarak tarif ederken Şemsettin Sami anne kelimesinin İstanbul şivesinin bir eseri olduğu görüşünde.
Atasözlerinde de anne kelimesi daha çok ana şeklinde kullanılır:
Oğul babadan öğrenir sofra düzmeyi, kız anasından öğrenir sokak gezmeyi.
Anneanne, babaanne, büyükanne, cicianne, hanımanne, sütanne gibi kelimeler de anne kelimesinin türevleri. Mesela analar günü yerine Anneler Günü diyoruz.
Ana kelimesini bambaşka manalarda da kullanıyoruz. Yaşlı kadınlara hürmet manasında ana diyoruz. Anayasa, ana defter, ana direk derken temel, en önde gelen manasında, anayurt, anavatan, ana dil derken kaynak, çıkış yeri manasında, ana para derken katıksızlık, yalın manasında, ana kapı derken en fonksiyonel, en büyük manasında kullanıyoruz. Daha pek çok kullanım alanı var, hepsine burada yer vermemiz mümkün değil.
ANAY / ANAH!
Anadolu’nun birçok bölgesinde ana kelimesini günlük konuşmada sık sık duyuyoruz. Mesela. Çocuklar Duymasın dizisinde Taş Fırın Haluk’un sıkça kullandığı anah ünlemi Anadolu’nun pek çok yöresinde olduğu gibi bizim Konya’da da başta hayret olmak üzere korku, hayranlık duygularını ifade etmek için kullanılıyor. Anah, anam, ana ana, anam anam, anav, ana’, anna’, anna’ dimişsim, anov, annav, annov gibi ünlemlerde daha ziyade şaşma ve korku ifadesi kendini gösterirken literatürde pek yer almayan aaanaaa ifadesi de bıkkınlık, belirtmek için kullanılıyor. Yine bir şaşırma ifadesi olan arrov da muhtemelen annov ünleminin bir başka versiyonu.
Bugün Ahıska, Şavşat ve Posof ağızlarında anneye Kıpçak ağzıyla anay dendiğini de görüyoruz.
ÖKSÜZ
Annesi ölmüş olana öksüz diyoruz. Hem annesi hem babası ölmüş çocuklara da öksüz dediğimiz oluyor. Annesinden koparılmış çocuklara ve hayvan yavrularına da öksüz deniyor.
Eski Türkçede ög anne, ögsiz de annesiz demek. G/k ses dönüşümüyle öksüz kelimesine dönüşmüş. Sondaki -sız/siz eki ise yokluk bildiriyor. G/k ses dönüşümüne bir örnek de egsük kelimesinin eksik kelimesine dönüşmesi.
Ögüm Elbilge hatunıg şeklinde bir erken Türkçe örneğimiz var. Anam İlbilge Hatun diyor.
Ök kelimesi bugün Sinop, Şanlıurfa, Niğde ile Mersin’in bazı bölgelerinde hala kullanılıyor.
Öksüz kızın düğünü olurmuş, hem güler hem ağlarmış diye bir deyimimiz de var.
ÜVEY
Üvey kelimesi de yine anne manasına gelen eski Türkçe ög kelimesine dayanıyor. Karahanlı, Kıpçak, Çağatay ve Uygur Türkçelerinde ögey olarak geçiyor.
ÖKSÜZDOYURAN, ÖKSÜZOĞLAN, ÖKSÜZTAKKASI…
Çok büyük su bardağına öksüzdoyuran deniyor. Antalya’da ekmek yapılırken en son yapılan kalın ekmeğe öksüzdoyuran derler. Öksüzoğlan ve öksüzali ise bir kır çiçeğinin adıymış. Afyon bitkisine de öksüzoğlançiğdemi derlermiş. Öksüzce diye de geçiyor. Ankara bölgesinde lapa lapa yağan kara öksüztakkası, yavaş yağan kara öksüzpalan ve öksüzyamalığı/öğsüzyamalığı derler. Balık tutmaya yarayan, misinanın ucundaki iğneye öksüziğne, kısa rafa da öksüz sergen deniyor. Yalnız yağmur zamanı akan dereye öksüzdere, halka şeklinde dizilmiş yıldızlar kümesine öksüzlersofrası, yavaş yavaş yağan kara öksüzpalan, seçre parmakla orta parmak arasındaki parmağa öksüzparmak, küçük kaburga kemiğine öksüz iyeği, kıymeti az şeye öksüzsevindiren,
Öksüz oğlan göbeğini kendisi keser diye de güzel bir atasözümüz var.
Ne demiş Brachvogel:
Hiçbir süs ve elbise bir kadını analık sevgisi kadar güzelleştiremez.
VALİDE / MADER
Valide kelimesini Arapçadan aldık. Doğurdu manasındaki velede fiilinden doğuran kadın manasında dişi fail hali valide olmuş. Valid ise baba demek. Çocuk manasındaki velet/veled kelimesi de aynı kökten geliyor. Aramicede yaleda, Akatçada valadu doğurmak, İbranicede ise yeled çocuk demek. Valide sultan ise padişah annelerine verilen unvan.
Viladet doğurma ve doğum demek. Viladet-i hümayun padişahın doğumu manasına geliyor. Veladet ise bunun galatı. Mevlid’de doğumu anlatan kısma da veladet bahri deniyor. Tasavvufta ise manevi doğum sayılan tarikata girme vetiresine ikinci doğum, yani veladet-i saniye deniyor. Mevlid ise yine doğum manasına geliyor. Çocuklara isim olarak konulan Mevlüt de mevlidin halk dilinde dönüşüme uğramış hali.
MADER
Farsçadan aldığımız peder kelimesini kullanıyoruz ama anne manasındaki mader kelimesini artık kullanmıyoruz. Arapçadan aldığımız valide kelimesini kullanıyoruz ama baba manasındaki valid kelimesini artık kullanmıyoruz. Bu kelimeler bir dönem revaçtaymış. Türkçede bir dönem kullanılan, içinde mader kelimesini barındıran birkaç ibareye bakalım: Maderane anneye yakışır şekilde demek. Mader-ender üvey anne demekmiş. Maderi anneye dair, maderşahi anaerkil, maderzad anadan doğma, doğuştan demek.
Eski Yunancada meter, İngilizcede mother, Rusçada maty, Latincede mater şeklinde kullanılmış, kullanılıyor. Latince matrix kelimesi ise rahim demek.
ANADOLU
Anadolu kelimesi bize yıllarca yutturulduğu gibi ana-dolu terkibinden oluşmaz. İyi bir yakıştırma olmasına rağmen Anadolu kelimesinin kökeni Yunanca doğuş, doğu manasına gelen anatole ve buradan da Doğu vilayeti manasına gelen Anatolia kelimesinden gelir.